Uzmanlar, pankreas kanserinin hayati kayıplara neden olan kanserlerin arasında ilk sıralarında geldiğini söylüyor. 60-80 yaş aralığında karşılaşılan pankreas kanserinin, 40 yaşın altında daha az görüldüğü ve erkeklerde kadınlara oranla daha sık ortaya çıktığı belirtiliyor. 
Memorial Antalya Hastaneleri Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, pankreas kanseri konusunda en küçük belirtilerin bile önemsenmesi gerektiğini belirterek, hastalığın tanı ve tedavisi hakkında bilgi verdi.


Hayati kayıplara neden olan kanserlerin ilk sıralarında pankreas kanserinin de geldiğini belirten Prof. Dr. Gürkan, "60-80 yaş aralığında karşılaşılan bu kanser türü, 40 yaşın altında daha az görülüyor ve erkeklerde kadınlara oranla daha sık ortaya çıkıyor. Pankreas kanseri erken evrede tanısı çok zor konulan ve kansere bağlı ölümlerde ön sıralarda yer alan bir hastalıktır. Pankreas kanserinin nedeni tam olarak bilinmediğinden önlem almak da zordur. Ancak hastalık belirti vermeye başladıktan sonra, görüntüleme yöntemleriyle teşhis edilebilir. Aile hikayesi, kalıtsal ya da pankreatit denen kronik pankreas iltihabı ve sigara kullanımı, hastalığın oluşumuna neden olan faktörlerdendir. Belirtilerden sonra yapılan ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi net olarak tanı konulmasına olanak sağlanmaktadır" dedi.


"Tümör küçültüldükten sonra ameliyat yapılıyor"

 


Pankreas cerrahisinde hastaların da tedaviye dahil olarak mücadele etmesinin sağlandığını ifade eden Prof. Dr. Gürkan, "Cerrahide tümörün yakın çevredeki damarları da tutmasını durumunda yapılan yapay damar yerleştirme ameliyatları ön plandadır. Onkolojideki çok etkili ilaç rejimleriyle ‘ameliyat edilemez’ denilen pankreas kanserli ya da karaciğerinde metastaz olan vakalarda tümörü önceden küçültmek kaydıyla ameliyat gerçekleştirilebilmektedir. Tümörün küçültülmesinde nükleer tıp ile birlikte girişimsel radyoloji uygulamaları ile radyoaktif maddelerin küçültücü etkilerinden de ameliyat öncesinde yararlanılmakta" ifadelerini kaydetti.
Pankreas kanserine 10 belirtinin haber verdiğini kaydeden Gürkan, "Yoğun bulantı, iştahsızlık, istemsiz kilo kaybı, idrar renginde koyulaşma, mide çıkışında tıkanıklık, yavaş gelişen sarılık, sırta vuran ağrı, ishal, diyabet hastalığı ve depresyon gibi belirtiler pankreas kanserini haber verebilir. Pankreas kanseri cerrahisi iki nedenle zor bir ameliyat türüdür. Pankreasın yerleşim olarak karaciğere giden çok büyük damarlara yakınlığı ve midenin arka tarafında derinde yerleşen bir bez olması ameliyat edilmesini zorlaştırır. Pankreas; mide, karaciğer, onikiparmak bağırsağı, dalak ve böbreklerle olan komşuluğu nedeniyle operasyon sırasında oldukça dikkat gerektiren bir organdır" diye konuştu.


"Whipple yöntemi ile etkili sonuçlar"


"Pankreas başı, onikiparmak bağırsağı ve safra yollarının pankreas başına yakın bölümlerinde oluşan tümörleri, bu üç organ birbirlerine yapışık vaziyette oldukları için ayırmak mümkün olmamaktadır" diyen Prof. Dr. Gürkan, şu ifadeleri kaydetti:
"Bu yüzden bu organlarda meydana gelen tümörlerde o bölgeyi ‘whipple’ adı verilen teknikle tamamen temizlemek çok daha etkin bir tedavi yöntemidir. Ameliyat şansını kaybetmiş olan hastalarda bile, kemoterapi, radyoterapi ve diğer bir takım özel tedavilerle tümörlerin küçültülüp ameliyata uygun hale getirilmesi ancak çok donanımlı merkezlerde mümkün olmaktadır. Özellikle Whipple ameliyatlarında cerrahi kadar; anestezi, yoğun bakım, kat bakımı gibi tedavi işlemlerinin yeri büyüktür" dedi.