Finike'de mermer ocaklarına karşı verdiği mücadeleyle tanınan Kiracılar Derneği (KİRADER) Genel Başkanı 61 yaşındaki Ali Ulvi Büyüknohutçu ve aynı yaştaki eşi Aysin Büyüknohutçu, Turunçova Mahallesi Asarönü mevkisi Kızılcık Yaylası'nda 'Ali Babanın Çiftliği' olarak adlandırdığı 2 katlı evinde 9 Mayıs günü saat 20.30 sıralarında Ali Yumaç tarafından av tüfeğiyle vurularak öldürüldü.

Olayın ardından inceleme başlatan Antalya jandarma istihbarat ekipleri, olay gecesi Ali Yumaç'ı evinde gözaltına aldı. Ali Ulvi Büyüknohutçu'nun evinden yaklaşık 2 bin liranın yanı sıra cep telefonu ve dizüstü bilgisayar da gasp ettiği belirlenen Ali Yumaç, dün jandarma karakolundaki işlemlerinin ardından Finike Adliyesi'ne sevk edildi. Savcılık sorgusunun ardından dün gece sulh ceza hakimliğine çıkarılan Ali Yumaç, tutuklanarak Elmalı Cezaevi'ne gönderildi.

Büyüknohutçu çiftinin cenazeleri yarın öğle vakti Muratpaşa Camii'nde kılınacak cenaze namazından sonra Andızlı Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

TÜFEĞİ AHIRDAN ÇALMIŞ

Ali Yumaç, Çatallar Jandarma Karakolu'nda verdiği ifadesinde, Ali Ulvi Büyüknohutçu'yu 4 yıldır tanıdığını, kaçarken sırtından vurduğu Aysin Büyüknohutçu'yu ise tanımadığını söyledi.

Büyüknohutçu çiftine ait iki katlı evin yakınında 5 Mayıs akşamı yangın çıktını anlatan Ali Yumaç, "Ailenin yangından zarar görmemesi amacıyla kendilerini uyandırdım. Mahallede bulunan komşular ile yangını söndürdük. Ertesi gün eşimle Ali Ulvi Büyüknohutçu'nun evine saat 09.00-10.00 sıralarında ziyarete gittik. Birlikte çay içtik. Eşi Aysin'i burada tanıdım. Eşim astım hastası. İlaçlarını alacak param olmadığı için 270 lira borç istedim. Kendisi o kadar parası olmadığını söyleyerek 100 lira verdi. Ben de o parayı alarak eşimle birlikte evden ayrıldım. Bu parayı eşimin tedavisi için kullandım" dedi.

Şüpheli Ali Yumaç, 9 Mayıs günü, akşam hava karardığında evden çıktığını ve cinayeti işlediğini anlattı. Ali Yumaç, şunları söyledi:

"Aynı mahallede bulunan Hüseyin adlı soyadını bilmediğim kişinin boş ahırına gittim. Burada tekli kırma av tüfeğini ve bu tüfeğe ait 2 fişeği aldım. Ali Ulvi Büyüknohutçu'nun evine giden yol üzerinde bulunan tel örgünün yanına geldim. Evinde bulunan köpeklerin sürekli havlaması üzerine Ali Ulvi Büyüknohutçu dışarı ışığını açarak kapısının önüne geldi. Elindeki el fenerini bana doğru yaktı. Bir anda panikleyip kendimi kaybettim. Kapısına doğru ateş ettim. Bu sırada eşi 'Ambulans yetiştirin' diye bağırmaya başladı. Ben de tel örgüden atlayarak evin kapısından içeri girdim. Mutfaktan çıkılan balkonda Aysin Büyüknohutçu'ya yaklaşık 1-2 metre mesafeden 1 el ateş ettim. Daha sonra giriş kapısı sol tarafında bulunan ayakkabılığın üzerinde bulunan cüzdanı ve telefonu aldım."

'EŞİMİN TEDAVİSİ AMACIYLA BU SUÇU İŞLEDİM'

Sonrasında kapıyı dışarıdan kapatarak evine gittiğini anlatan Ali Yumaç, "Olay anında eldiven veya kendimi gizlemek için maske kullanmadım. Evden aldığım cep telefonunu, evin yanındaki ocaklıkta tüfeğin dipçiğiyle kırdım. Cüzdan içerisinden aldığım 2 bin 100 TL'yi eşimin ihtiyaçları olan yaklaşık 400-500 liralık ilaçları aldık. 700 lirayı ise eşime telefon alması için verdim. Geri kalan parayı daha önceden olan borçlarımı ödemek için kullandım" dedi.

Mahallede oturan 'Sadık amca' dediği komşusunun yanına gittiğini anlatan Ali Yumaç, "Birlikte otururken aynı köyde çoban olan Ali isimli şahıs Ali Ulvi Büyüknohutçu'yu bize sordu. Biz de bilgimiz olmadığını söyledik. Daha sonra evini komşularının kontrol ettiğini, öldürüldüğünün öğrenildiğini anladım. Ben de onların yanına evin etrafına gittim. Yaptığımdan çok pişmanım. Eşimin tedavisi amacıyla bu suçu bilinçsiz bir şekilde işledim" diye konuştu.

ÖN OTOPSİ TAMAMLANDI

Silahlı saldırı sonucunda öldürülen Ali Ulvi Büyüknohutçu ve eşi Aysin'in cenazelerinin getirildiği Antalya Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otophsiyle ilgili ön otopsi raporları tamamlandı. Rapora göre Ali Ulvi Büyüknohutçu'nun ölümünün, 'av tüfeği saçma taneleri yaralanmasına bağlı göğüs içi organ harabiyeti, büyük damar yaralanması, iç ve dış kanama neticesi meydana geldiği' belirtildi. Cesetten 2-3 santimetre çapında 3 saçma tanesi çıkartıldı.

Aysin Büyüknohutçu'nun otopsisinde ise ölümünün 'av tüfeği saçma taneleri yaralanmasına bağlı kafatası parçalı kırıklarıyla birlikte beyin kanaması ve beyin harabiyeti sonucu meydana geldiği' belirtildi. Aysin Büyüknohutçu'nun cesedinden 3-4 santimetre çapında 15-20 adet saçma taneleri ve 1 adet plastik tapa çıkarıldı.

Çiftin cesetlerinden alınan örnekler ayrıca toksikolojik incelemeler için Kimya İhtisas Dairesi'ne, biyolojik delil ve DNA incelemeleri için de Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesi'ne gönderildi. Ayrıntılı rapor ise bu iki merkezden gelecek sonuçlarla birlikte ayrıca açıklanacak.

KENT KONSEYİ'NDEN VEFA

Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, korkunç bir katliam sonucu Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu çiftinin katledildiğini ve sorumluların ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. Antalya Kent Konseyi'nde üyeleri ve çevrecilerin katıldığı basın açıklamasında, önceki gün katledilen Ali Ulvi ve eşi Aysin Büyüknohutçu anıldı. Semanur Kurt, Ali Ulvi Büyüknohutçu'nun hayatını anlattı.

Antalya Kent Konseyi ve Tüketici Hakları Çalışma Grubu Başkanlığı'nı uzun yıllar yapan, çevre dostu, toplumsal sorunlara duyarlı, usulsüz uygulamalara hukuk kuralları kapsamında mücadele eden Kent Konseyi kurucularından Ali Ulvi Büyüknohutçu'nun, taş ocakları konusunda verdiği mücadele ile de tanındığını belirten Kurt, Büyüknohutçu çiftinin ölümünün tüm Antalya'yı derinden sarstığını dile getirdi. Kurt, “Büyüknohutçu, son yıllarda yaşamını sürdürdüğü Finike'de sedir ormanlarının korunması ve taş ocaklarının çevreye verdiği zarar konusunda mücadelesini azimle sürdürüyordu. Tek tesellimiz onurlu mücadelesinde elde edilen kazanımların kısa sürede yok edilmemesi olacaktır. Bu duyarlılık tüm Antalyalılara örnek olmalıdır. Antalya Kent Konseyi ve kamuoyu olarak bu vahşi ve hunharca işlenen cinayetin faillerinin ve gerçek sebeplerinin ortaya çıkartılmasını bekliyoruz. Sebebi ne olursa olsun insanlar böyle hunharca katledilemez. Bu katliamı yapanları ve varsa yaptıranları lanetliyoruz" dedi.

BİRİ GETİRİP DAĞDAKİ BARAKAYA YERLEŞTİRMİŞ

Ali Ulvi Büyüknohutçu ve eşi Aysin Büyüknohutçu'nun öldürülmesiyle ilgili, çevre davalarında avukatlığını üstlenen İsmail Tunçbilek, 5 Mayıs cuma gecesi meydana gelen orman yangını olayının cinayetin ilk girişimi olduğunu söyledi. Bu olayla ilgili farklı bağlantılar olabileceğini ve bunların da araştırıldığını belirten İsmail Tunçbilek, cinayeti işleyen Ali Yumaç'ın normalde o bölgede yaşayan biri olmadığını belirterek, “15 gündür orada yaşayan bir adam. Bir kişi getirmiş oraya. Yaşadığı yer ev de değil, barakada yatıp kalkan bir adam. Adam mahalleye geldikten sonra hırsızlık olaylarının arttığı söyleniyor. Adliyede dün baktım dosyası var mı diye, Finike Asliye Ceza Mahkemesi'ne dava açılmış, hastanede bir refakatçinin 800 lirasını çalmış ve yakalanmış. Hakkında dava açılmış ve duruşması yeni olacak. Hırsızlığa meyilli, uyuşturucu kullanan ve çocukluğundan beri sıkıntılı birisiymiş" dedi.

TELEFONDA ŞÜPHELENDİĞİNİ ANLATMIŞ

Cinayeti işlediğini itiraf eden ve tutuklanan Ali Yumaç'ın 5 Mayıs'taki orman yangını sonrasında Ali Ulvi Büyüknohutçu'dan 300 lira istediği ve Büyüknohutçu'nun da 100 lira verdiğini köydeki komşularından duyduğunu anlatan Tunçbilek, “Bunlar doğru ama ayrıca ben Ali ağabeyden şunu duydum, 'Ben bundan şüpheleniyorum İsmail' dedi. 'Bu kişinin taş ocaklarıyla bağlantısı da olabilir' diye söyledi rahmetli. Firma ismiyle '... mermer ocağı veya başka bir mermer ocağı da olabilir ama benim üzerimde şu anda bir sıkıntı var. Bu yangın şüpheli, bu kişi şüpheli, valla benim aklım ermedi, bir sıkıntı var burada' dedi bana" diye konuştu.

CİNAYET ZANLISI YOL GÖSTERİYORDU

Cinayet olayı ortaya çıktıktan sonra köylülerin kendisini aradığını anlatan avukat Tunçbilek, “Abdullah amca beni aradı, 'Koş amcam koş Ali ağabeyi, karısını vurmuşlar' dedi. Kaynar sular başımdan indi, iki arkadaşımla hemen yola çıktık. Gittiğimizde asfalt yoldan Ali ağabeyin evine doğru giriş yolunda elinde kocaman bir sopa, cinayet zanlısı kişi, garip garip hareketler yapıp yol gösteriyordu, 'şöyle şöyle yapın' falan diye. Hemen aklıma Ali ağabeyin 'yabancı kişi' diye bahsedip şüphelendiği kişi geldi. O kişiden tedirgin olduğunu söylemişti yangın çıkarttığı için. Ben hemen arkadaşlarıma 'Bu kişi Ali ağabeyin bahsettiği kişi olabilir, cinayet zanlısı bu olabilir' dedim. Onlar da 'bu adam garip bir adam' dedi ve yolumuza devam ettik" dedi.

KATİL KAÇARKEN BİR ARABANIN ÖNÜNE ATLAYIP GERİ DÖNMÜŞ VE DÖRT DEFA KUSMUŞ

Eve giriş yolunda ise köylülerin önlem aldığı ve kimseyi araçla sokmadığını anlatan Tunçbilek, “Tekerlek izi falan deliller yok olabilir diye. Yolu bile kullanmadık, izler kaybolmasın diye orman yolundan geçtik. Sonra savcılık ve jandarmayı aradım. TOROSDER Başkanı Fahrettin (Çağlayan) abi de bizden 1.5- 2 saat sonra geldi. Onu (katili) taa aşağıda mezarlığın orada bulmuş, arabanın önüne atlamış. Ta oraya kadar nasıl gittin? 'Önüme atlayınca ben de almak zorunda kaldım' dedi. Aldığında da kaç defa kusmak istemiş Fahrettin abi bir poşet vermiş. Mesafe 4-5 kilometre. Üç defa poşete kusmuş, dördüncüsünde ise dışarı çıkarmış. Fahrettin abinin arabasına da yapmış ve jandarma zaten Fahrettin abinin arabasını da inceledi, kan izi falan var mı diye" dedi.

KATİL GELGİTLER YAŞAMIŞ

Olay yerine ulaştıktan yarım saat sonra gelen jandarma 'Şüphelendiğiniz kişi var mı' diye sorduğunda, 'Burada bir yabancı kişi var, o kişiden şüpheleniyoruz' diyerek, kişinin ismini köylülere sorduklarını ve Ali Yumaç olduğunun öğrenildiğini kaydeden Tunçbilek, “Jandarmaya ismini verdik. Ve sonra öyle bir şey ki bizim aradığımız adamı Fahrettin abi oraya getirdi. Çünkü bu adam gelgitler yaşadı, o gelgitlerden sonra Finike'ye doğru gitti. Bu gelgitler o kadar rahatsız etti ki halk arasında kan çeker hesabı Fahrettin abinin arabasının önüne atladı. Fahrettin abi de bizim aradığımız adamı getirdi. Hemen jandarmalara söyledik, jandarma da gözaltına aldı. Fahrettin abi almasaydı belki o adam intihar edecekti, kaybolacaktı" diye konuştu.

ARKASINDAKİ KARANLIK GÜÇLERİN ARAŞTIRILMASI GEREKİYOR

Olayın başında cinayeti o kişinin işlediğini tahmin ettiklerini dile getiren Tunçbilek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Jandarmanın yanındayken tüm hareketlerini izliyorduk, 'Bu ev kimin' diye sormuş. 'Ali beyin' demiş rütbeli bir asker ve 'Ya Ali beyin mi' falan demiş. Bizim arkadaşlar 'Ya sen komşunu bilmiyor musun' demiş. 'Ya ben bilmiyorum gerçekten' demiş. 'Sen nasıl bir komşusun' diye azarlamış arkadaş. Savcı gözaltı kararı verdi. Tek başına itiraf yeterli olmayabilirdi onun yaptığına ilişkin ama tatbikatta ayrıntılarıyla anlatınca o kişinin o suçu işlediği sabit şu anda. O kişi bu suçu yapmadığı halde gelip de 'Ben yaptım' diyemez çünkü olayı ayrıntılı anlattığı için bu kişinin yaptığı sabit, ama arkasındaki karanlık güçlerin araştırılması gerekiyor."

EŞİ ISRARLA ŞİKAYET ETMEK İSTEMİŞ

İnce detaylar olduğunu ve hepsinin birleştirilmesi gerektiğini savunan Tunçbilek, “Bu adam durup dururken niye getirildi? Para sıkıntısı yaşadığı belli ifadelerinden. Ali abi de para sıkıntısı yaşıyordu ve üzerinde 2 bin lira bulundurmazdı. 5 Mayıs'ta yangın oldu. Ondan sonraki süreçte Aysin abla 'Bunu şikayet edelim' demiş. Bir ağabeyimiz diyor ki, 'Kadın çok tedirgin, çok rahatsızdı, Ali ağabeye 'Hadi gidelim bunu şikayet edelim' demiş, Ali abi de sanırım çarşamba günü için söylemiş 'Tamam Aysin gidelim Çatallar'daki jandarma karakoluna şikayet edelim' demiş. Kadıncağızın o kadar içine doğmuş, 'Bu adam bizim başımıza bela olacak' diye söylemiş. Ali abinin burada kendi gözlemleri de var ama başkalarına da mutlaka sormuştur 'Bu adam nasıl biridir' diye. Bazıları da 'Ya bu adam bu suçu işlemez' diye söyledilerse 'benim sezgilerimde hata olabilir belki' diye düşünmüştür.".

İLK TUZAK ORMAN YANGININDA KURULMUŞ

5 Mayıs gecesi meydana gelen orman yangınını Ali Yumaç'ın Ali Ulvi Büyüknohutçu'ya haber verdiğini de belirten Tunçbilek, "Ben çeşmenin oradayken gördüm, geldim haber verdim" dediğini, ama kaldığı barakanın oradan bölgeyi görmesinin mümkün olmadığını kaydetti. Yumaç'ın, haber verdikten sonra Ali Ulvi Büyüknohutçu'nun apar topar geleceğini düşünmüş olabileceğini belirten Tunçbilek, “Ali ağabey öyle yapmıyor, telefonla 177 ve diğer komşularını arıyor. Diğerleri hemen geliyor zaten. Apar topar oraya gideceğini düşündü, 'Yangın mı var, nerede var' diye. Belki orada vurup öldürüp, yangının içine atıp yanıp gideceklerdi Ali ağabey eşiyle beraber, ama o da tutmadı. Olayın başlangıcının yangından itibaren araştırılması gerekiyor" diye konuştu.