Kadınlarda kansere bağlı ölümler arasında beşinci sırada yer alan yumurtalık (over) kanseri genellikle ileri evreye kadar belirti vermiyor. Türkiye’de de her 100 bin kadından 14’ünün karşı karşıya kaldığı bu kanserin yüzde 5-10 kadarı genetik nedenlerle oluşuyor. Ülkemizde kadınlarda 5. sıklıkta görülen kanser olan yumurtalık kanseri için ailesinde yumurtalık kanseri olan kadınlar artmış risk altında kabul ediliyor. Ancak kişide herhangi bir risk faktörünün bulunması mutlaka hastalığa yakalanacağı anlamına gelmiyor. Hem birinci derece akrabasında hem de ikinci derece akrabalarından birinde (anneanne, teyze) yumurtalık kanseri bulunan kadınlar ise yumurtalık kanseri açısından çok daha fazla risk altında kabul ediliyor. Bazı yumurtalık kanserlerinde kalıtsal genetik mutasyonlar rol oynuyor. Kalıtsal yumurtalık kanseri tüm yumurtalık kanserlerinin 1/5’ini oluşturuyor. En sık görülen 3 tip kalıtsal yumurtalık kanseri sendromu bulunuyor. Bunlar tek başına yumurtalık kanseri, yumurtalık ve meme kanseri, yumurtalık ve kalın barsak kanseri sendromları olarak sıralanıyor. Yumurtalık kanserine neden olan mutasyonları tespit etmek için ailesinde yumurtalık kanseri bulunan ve yumurtalık kanseri açısından yüksek riskli kadınlara genetik test yapılması öneriliyor.

EN SIK GÖRÜLEN BELİRTİLER
Yumurtalık kanseri erken dönemde belirti ve bulgu vermiyor. En sık görülen belirtiler karın içerisinde ve pelviste şişlik, ağrı ya da baskı hissi, karın içerisinde ya da pelviste dışarıdan hissedilen ya da ele gelen kitle, gaz, şişkinlik ve kabızlık gibi barsak sistemi ile sorunlar olarak sıralanıyor. Bu belirtiler yumurtalık kanseri dışındaki hastalıklarda da gözlenebildiği için uyanık olmak gerekiyor. Ancak ısrarla devam eden, zamanla azalmayan ve artan belirti ve bulguların varlığında mutlaka doktora başvurmak önem taşıyor. Hastalığın tedavisi ise cerrahi olarak, yumurtalık kanseri şüphesi olan hastaların büyük bölümüne öncelikle cerrahi yapılıyor. Bu sayede hastalıklı olan tüm organları, gözle görülen kanserli dokuların tamamını ve kanser hücrelerinin yayılabileceği lenf bezleri, karın zarı (omentum) ve periton gibi organların çıkarılması amaçlanıyor. Bazı istisnai durumlarda ve bazı yumurtalık kanseri tiplerinde özellikle hasta gençse ya da çocuk istemi varsa ve hastalık bir yumurtalıkta sınırlıysa rahim ve etkilenmemiş yumurtalık yerinde bırakılarak diğer standart işlemler yapılabiliyor. Kemoterapi tedavisinde ise ağızdan ya da damardan alınan kemoterapi ilaçları kan dolaşımına geçerek kanserli dokulara ulaşarak etki ediyor. Yumurtalık kanserinde kemoterapi ilacının karın boşluğuna direkt olarak verilmesini esas alan intraperitoneal (IP) kemoterapi de uygulanabiliyor. Gerekirse birden fazla kemotarapi ilacının aynı anda kullanıldığı kombinasyon kemoterapisi uygulanabiliyor. Seçilen kemoterapi ilacının türü ve kemoterapinin veriliş yolu yumurtalık kanserinin türüne ve hastalığın evresine göre değişiyor. Akıllı İlaçlarla yapılan tedavilerde de, ilaçlar kanserli dokuya özgü birtakım mekanizmaları hedef alarak kanser hücrelerinin normal sağlıklı hücrelerden daha fazla etkilenmesini ve yan etkilerin daha az görülmesini sağlıyor. Yumurtalık kanserinde farklı özellikteki akıllı ilaçlar tek başına ya da kombine olarak kullanılıyor.

RİSK AZALTICI YUMURTALIK CERRAHİSİ
Acıbadem Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Rana Karayalçın, birinci derece akrabalarında (kızı, annesi, kız kardeşi) yumurtalık kanseri olan kadınlarda yumurtalık kanseri görülme riskinin arttığına işaret etti. Yumurtalık kanseri riski yüksek olan kadınların bu riski düşürmek için birtakım cerrahi yollara başvurabileceğini söyleyen Doç. Dr. Karayalçın, ’’Bu cerrahi girişim risk azaltıcı yumurtalık cerrahisidir. Bu işlemde yumurtalıklarla birlikte tüpler de alınıyor. Genetik mutasyon tespit edilen kadınlarda 40 yaşından önce yapılan risk azaltıcı yumurtalık cerrahisi ile yumurtalık kanseri görülme riskini yüzde 60’lardan yüzde 3-5’lere düşürmek mümkün olabiliyor’’ diye konuştu.
(İHA)