Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Melikşah UtkuAA'nın 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde geliştirdiği ve finans piyasası profesyonelleri ile buluştuğu platformu AA Finans Haberleri Terminali'nden (aafinans.com) canlı yayınlananFinans Masasına konuk oldu.

Katılım bankacılığının bu yılki performansı ve gelecek yıldan beklentilerine ilişkin soru üzerine Utku, katılım bankacılığının son birkaç yıla kadar Türkiye'de hızlı bir şekilde, güzel bir büyüme performansı sergilediğini belirtti.

Utku, son 2 yılda sektörün bir oyuncusunun piyasadan çekildiği için pazar payında yatay bir seyir gerçekleştiğini anımsatarak, şunları kaydetti:

"Bir oyuncu çekilmesine rağmen hala aynı pazar payının devam etmesi kendi başına zaten bir başarı. Sektörün kendi içerisinde büyüdüğünü gösteriyor. Kredi Garanti Fonu (KGF) Türkiye ekonomisinde dönüm noktası olmuştur, büyümeyi ciddi anlamda teşvik etmiştir fakat model itibarıyla KGF klasik bankaların çok hızlı harekete geçebildiği bir alan oldu. Katılım bankacılığı müşterinin cebine para koymadığı, doğrudan nakit kredi veremediği için (katılım bankalarının finanse edebilmesi için bir ticari faaliyet olması lazım) KGF ilk çıktığı anda hızlı kullanan klasik bankalar oldu. Biz ise faaliyetler ilerledikçe, arttıkça, ekonomi canlandıkça KGF üzerindeki limitlerimizi doldurmaya başladık. Bunun etkisini yeni yeni görmeye başladık. İlk 6 ayda sektör bankaları çok hızlı büyüdü, katılım bankaları geride kaldılar, ama KGF alanını biz de kullanabildikçe son birkaç aydır katılım bankaları sektörün üzerinde büyüdü. 9. ay itibarıyla baktığınızda katılım bankaları mevduatta, toplanan fonlarda yüzde 15, kredilerde yüzde 17'ye yakın büyüme ortaya koydu. Bu özellikle son 3 ayda sektör büyüdü, yılın son çeyreğinde de katılım bankalarında bu büyüme trendi devam edecek. 2018'de de umulur ki bu süreç devam edecek."

"Uygun zamanlama ve fırsat penceresini kolluyorlardır"

Sektöre yeni katılım bankalarının gelmesi beklentisine yönelik soru üzerine Utku, kendilerinin bu işin doğrudan tarafı olmadığını, ancak duyumlar aldıklarını belirterek, "Halihazırda TMSF'nin elindeki bankaların lisanslarının devredilerek katılım bankası olması, hem bazı kamu bankalarının katılım bankacılığı sektörüne girmesi konusunda çalışmalar hem de yurt dışından doğrudan yabancı sermaye ile yeni bir katılım bankası oluşturulması... Bu 3 senaryo da aslında hep gündemdeydi ve hala da bunların üzerine çalışıldığını biliyorum." diye konuştu.

Utku, sektöre giriş zamanlamasının her zaman bir konjonktür meselesi, fırsat penceresinin oluşmasıyla alakalı olduğunu ifade ederek, "Dünyada ve Türkiye'deki gelişmeler çerçevesinde bunların hayata geçeceğini düşünüyorum. Sektörümüzün birkaç yeni katılım bankasını kaldıracak potansiyeli var." diye konuştu.

Türkiye’de Bireysel Emeklilik Sistemine (BES) bakıldığında Otomatik Katılım Sistemi (OKS) tarafında tercih edilen fonların yüzde 65'e yakınının faizsiz fonlar olduğunu aktaran Utku, bunun faizsiz bankacılık tarafında ciddi bir potansiyel olduğunu gösterdiğini kaydetti. 

Utku, üniversiteden mezun olanların katılım bankacılığını artık ciddi bir alternatif olarak görmeye başladığını anlatarak, "Kamu katılım bankaları başlangıçta, İstanbul, büyükşehirler odaklı geliyorlar ama önümüzdeki dönemde bu bankaların Anadolu'da bizim giremediğimiz taşradaki bölgelere odaklanacağını düşünüyoruz. O bölgelerde ciddi katılım bankacılığı potansiyeli var." diye konuştu. 

"Yurt dışı borçlanmada ciddi bir sorun görmüyoruz" 

Melikşah Utku, yurt dışında sektöre ilgi ve yurt dışı borçlanmada sorun olup olmadığına ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:

"Yurt dışı borçlanmada aslında ciddi bir sorun görmüyoruz. Tüm dünyada, özellikle ABD'de parasal gevşeme yavaşlıyor. Faiz oranları küçük küçük artsa da bu tam olarak parasal sıkılaşmaya geçtiği anlamına gelmiyor. Parasal gevşeme Avrupa'da da yavaşlıyor. Bunun tabii olarak etkisi faiz oranlarının bir miktar yukarıya doğru hareket etmesi şeklinde oldu. Bu herkes için fonlama maliyetlerini artırdı. Fonlama maliyetlerini artırması dışında fon bulma konusunda bir sıkıntı yok. Hatta 2017'de sadece mali kesim değil, özel sektörde finansal kesim dışında da yurt dışından borçlanma çok ciddi anlamda arttı. Hatta özel kesim finansal dış borcun artmasında, Türkiye 2017 içerisinde en fazla artan ülkeler içerisinde. O bakımdan sıkıntı olmadı. Bu, 2016'daki tüm sıkıntılara, kur artışına rağmen yaşandı." 

Dış borçlanmadaki artışın kırılganlığa yol açacağına ilişkin söylentilerin bulunduğunun hatırlatılması üzerine Utku, "Türkiye'ye ilişkin kırılganlıklar arasında yurt dışı borçlanmadan bahsediliyor. Türkiye, en fazla özel kesimin döviz borcu arttığı ülkeler arasında sıralanıyor ama toplam döviz borcuna, hem kamunun hem de özel kesimin borçluluğuna bakıldığında Türkiye, bırakın gelişmiş ekonomileri gelişmekte olan ekonomiler arasında bile borçlulukta hala düşük seviyelerde. Yani artma hızı fazla ama stok olarak bakıldığında diğerlerinin çok gerisindeyiz. O yüzden bence kırılgan nokta burası değil. Tabii ki Türkiye'nin kur ile alakalı kırılganlıkları var ama bu kırılganlık nakit akışı ile alakalı. O döneme has sıkıntılar yaşıyoruz ama ortalamada uzun vadede bir sıkıntı ciddi anlamda oluşmuyor."​