BAŞBAKAN Binali Yıldırım Türkiye -ABD arasındaki vize sorununa ilişkin, "Türkiye ile ABD arasında bir süre önce askıya alınan vize işlemlerinin sınırlı da olsa başlamış olması olumlu bir adım olarak mütalaa edilebilir. Karşılıklı açıklamalar yapılmıştır. İki ülke arasında özellikle bazı yargılamalar, tutuklamalar var. Her iki ülke de hukuk devleti. Hukuk devleti kuralına göre işlem yapılıyor. ABD'ye güvence vermek veya onların bize güvence vermesini istemek gibi bir müzakere hukuk devleti ilkelerine uymaz" dedi. 

Yıldırım, ABD ziyaretinde görüşülecek konulara ilişkin, "Suriye, Irak meseleleri FETÖ konusundaki Amerika ile ilgili taleplerimiz bu konuda bundan sonraki aşama kapsamlı bir şekilde dile getirilecek. PYD, YPG ve DEAŞ ile mücadele konusunda da aramızda mevcut olan bazı sorunların açıklık ile iki müttefikin hukukuna uygun olarak ele alamı umuyoruz" dedi. 

"VİZE İŞLEMLERİNİN SINIRLI DA OLSA BAŞLAMIŞ OLMASI OLUMLU BİR ADIM OLARAK MÜTALAA EDİLEBİLİR"

Yıldırım, Türkiye -ABD arasındaki vize sorununa ilişkin, "Türkiye ile ABD arasında bir süre önce askıya alınan vize işlemlerinin sınırlı da olsa başlamış olması olumlu bir adım olarak mütalaa edilebilir. Bu çerçevede ziyaretin ülkemizin ABD ile ilişkilerinin bulunduğu düzeyden daha ileri bir düzeye taşınmasına vesile olmasını ümit ediyorum. Bu amaçla bu ziyareti gerçekleştiriyoruz. Bütün bunları yaparken vazgeçemeyeceğimiz şey, ülkemizin, milletimizin hassasiyetleridir. Bu hassasiyetlere karşı tarafın da gereken hassasiyeti göstereceğini ümit ediyorum. Türkiye ve ABD müttefik iki ülkedir.  NATO da müttefikliğimiz var. Yarım asrı aşan ilişkilerde zaman zaman dalgalanma olduğu geçmiş yıllarda da mevcuttu. Ümit ederim, her iki ülkenin menfaatleri, beklentileri açısından verimli bir ziyaret gerçekleştirmiş oluruz" diye konuştu. 

"ABD'YE GÜVENCE VERMEK VEYA GÜVENCE VERMESİNİ İSTEMEK GİBİ BİR MÜZAKERE HUKUK DEVLETİ İLKELERİNE UYMAZ" 

ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nin vize krizine ilişkin dün akşam yaptığı açıklamayı değerlendirmesi istenen Yıldırım, "Karşılıklı açıklamalar yapılmıştır. İki ülke arasında özellikle bazı yargılamalar, tutuklamalar var. Her iki ülke de hukuk devleti. Hukuk devleti kuralına göre işlem yapılıyor. ABD'ye güvence vermek veya onların bize güvence vermesini istemek gibi bir müzakere hukuk devleti ilkelerine uymaz. Burada bizim hassasiyetimiz şudur; bizim 15 Temmuz darbesi ile ilgili bu darbenin arkasında Fetullah Gülen'in olduğu yönünde çok kuvvetli bulgularımız, delillerimiz var. İade edilmesini istiyoruz. Ayrıca bazı nedenler ile tutuklanmış olan vatandaşlarımızın davalarının görülmesinde de var olan endişelerimizin giderilmesini istiyoruz. Onlar da benzer taleplerde bulunuyorlar. Bunlar diplomatik kanallarda görüşülüyor. Bir çıkış yolu bulunmaya çalışılıyor. Bu ziyaretin amaçlarından biri de bütün bu konuları açıklığa koymak, makul bir yol bulabilmektir. Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin iade konusunda yapılacak her şey yapıldı. Artık doysa odalara sığmayacak hale gelmiştir. Bu kadar belge iş görmüyorsa işin içinde başka mesele var diye insanın aklına geliyor. Haddinden fazla dosya, belge verdiğimizi düşünüyorum. Amerikan yargısı bir ana önce hukuk sistemi devreye girerek gereğini yapmasını bekliyoruz" açıklamasında bulundu. 

(OFF-SHORE HESABI) "HER TÜRLÜ MALİ, HUKUKİ  YÖNDEN SORUŞTURMA YAPILABİLİR"

"Off-Shore hesabı" iddialarına ilişkin bir soruya Yıldırım, "Dün bir gazete şahsım ve ailem hakkında 'Off-Shore şirketleri var. Yerli, milli değil' diye haber yapıyor. Vatandaşlarımızın gerçeği öğrenmesinde fayda var. Ben gemi inşa ve makine mühendisiyim, hayatım boyunca bu işi yaptım. Siyasete başlayınca da evlatlarıma bıraktım. Onlar kendi işini ben kendi işimizi yapıyorum. Siyasete başlarken çocuklarıma tavsiyem oldu; devletle hiçbir zaman iş yapmayacaksınız. Devletin bankalarından hiçbir kaynak kullanmayacaksınız. Denizcilik küresel bir iştir, dünyanın her yerinde iş yapıyorlar. Bunun gizli saklı bir tarafı yok, burada iş çeviriyorlarmış gibi benim fotoğrafımı da basarak bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Türkiye veya başka ülkede bir kişi hakkında ticari faaliyetleri hakkında bilgi almak isterseniz Türkiye'de ticaret sicilinin sitesine girerseniz her türlü bilgiyi alabilirsiniz. Olmadı Malta'da, Panama'da, Liberya'da gitmenize de gerek yok. İnternet üzerinden 2 dolar ödeyerek herkes hakkında bilgi alabilirsiniz, bunların sır özelliği yok. Bunlar açık seçik faaliyet gösteren şirketlerdir. Bu iddia yeni de değil, bu gazete ilk defa 2008'de bunları gündeme getirdi. Şimdi de aynı haberi büyük bir usulsüzlük olarak yapıyorlar. Benim siyasetçi olmam nedeniyle çocuklarımın faaliyetleri üzerinden haber yapmaları egzotik bir iş. Bununla akılları sıra beni yıpratmaya çalışıyorlar. Milletim beni bilir. Benim dokunulmazlığım var ama çocuklarımın yok. Buradan davet ediyorum, her türlü mali, hukuki  yönden soruşturma yapılabilir. Bunu özellikle de istiyorum. Haksız itham kabul edilemez.  Biz onurumuzla varız, ülkemiz ve milletimiz için bütün ömrümüzü verdik, en büyük servet itibarımızdır. Gerisi el kiridir gelip geçicidir. Para bugün vardır yarın yoktur. Ama itibar insanı öbür dünyaya kadar taşıyacak elde edilmesi zor kaybedilmesi çok kolay bir meziyettir.  'vergi verilmiyor' diye itham ediyorlar, bu haberi yaptıklarında çocuklarımın şirketi İstanbul'da en fazla vergi veren şirketler arasında yer alıyor. İnsanların kafasını karıştırmaya lüzum yok. Bana 'yerli, milli değil' diyenlerin apar topar memleketten kaçıp gidenler olduğunu da  vatandaşımızın bilmesi lazım. Eğer yerli, milli iseniz gazetenizin başını bırakıp bu memleketten kaçıp gitmezsiniz" diye yanıt verdi.